Skip to content
bdt nedir

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir?

Bilişsel davranışçı terapi nedir sorusu terapi dünyasına adım atmış herkesin en az bir kere sorduğu ya da soracağı bir sorudur. Bilişsel Davranışçı Terapi veya BDT insanın ruhsal dünyasını düşünce, duygu ve davranış ekseninde algılar.


“Terapiye gitmek” denince akıllara gelen, “Çocukluğunuza inelim…” sözü BDT için pek de geçerli değildir aslında. Söz konusu psikoterapi olunca geçmişten bahsetmemek mümkün değil tabii ki! Ancak BDT’nin odak noktası bugün yaşanan sorunlar ve bunların burada-ve-şimdi tekniğine dayanan çözümleridir.

Biraz önce belirttiğim gibi BDT, düşünce-duygu-davranış ekseninde çalışır. Peki burada ne demek istiyorum? Aşağıdaki diyagramda da görebileceğiniz gibi düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız birbirini doğrudan etkileyen bir mekanizma şeklinde çalışır.

 Psikoloji veya ilgili meslek dallarından birinde çalışmıyorsak, bu konular üzerine derin düşünmemişsek veya daha önceden terapi almamışsak bu mekanizmanın çalışma prensiplerinin farkında olmayabiliriz. Hangi düşüncemizin hangi duyguyu doğurduğunu veya hangi duygunun hangi davranışımızı ortaya çıkardığını fark edemiyor olabiliriz. Biz farketmiyor olsak bile bu çark zihnimizde dönmekte ve gerçekliğimizi yaratmaktadır.

Davranış, Duygu ve Düşünce

Bdt nedir sorusunu cevapladığım bu makalede düşünce ve duygunun farklarına odaklanmayı doğru buluyorum. Düşüncelerimiz, bize ait olan, zihnimizin ürünü olan ve her an yenisini ürettiğimiz içsel konuşmalardır. Her an yenisini ürettiğimiz derken abartmadım. Eğer onlara tutunmazsak ve geçip gitmelerine izin verirsek düşünceler kalıcı değildir. Birbirlerini ve duyguları doğururlar. (Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan? Peki ya duygu mu düşünceden çıkar düşünce mi duygudan?)

Örneğin, yolda yürürken ansızın aklınızdan iş yerindeki bir arkadaşınızın o gün giydiği kazak geçebilir. Daha sonra sokakta çocukluk arkadaşınızla karşılaşırsınız ve bu düşünceyi unutursunuz. Ta ki, o arkadaşınızı veya o kazağı tekrar görünceye kadar.

Tam bu noktada, bence cevabı biraz tartışmalı, bir soru soracağım size. Neyi düşüneceğimizi seçebilir ve kontrol edebilir miyiz?

Bu soruya verdiğiniz cevap sizin için biraz demlene dursun ve yazıya devam edelim. Aklımızdaki düşüncelerin bir kısmı daha kalıcı, bir kısmı ise daha çabuk unutulur. Gece uyumaya çalışırken aklınıza bir anda yıllar önce yaşanmış utanç verici bir anınızın gelmesi ve e-posta adresinizin şifresini her defasında unutmanız mesela! Hafızamız bazı düşünceleri bize asla unutturmaz iken bazı düşünceler ise zihnimizin uçsuz bucaksız dehlizlerinde (bilinçaltı?) sessizce hatırlanacakları günü beklerler. 

Bunun sebebi ise tüm düşüncelerin bir duyguyla eşleşmesi. Bu düşüncelerin hafızamızda bıraktığı izlerin derinliği, eşleştikleri duyguların şiddetine göre belirleniyor. Örneğin evlilik teklifiniz reddedildiğinde yaşadığınız hayal kırıklığıyla otobüsü kaçırdığınız zaman yaşadığınız hayal kırıklığının farklı şiddetlerde olması gibi… Otobüsü kaçırdığınızı en fazla 2 gün boyunca hatırlarsınız ancak evlilik teklifinizin reddedildiğini -sanıyorum ki- daha uzun süre hatırlarsınız! ????

Düşünceler ve duygular birbirleriyle eşleşiyor diyerek bilişsel davranışçı terapinin “düşünce, duygu ve davranış” üçlüsündeki duygu basamağına gelmiş bulunuyoruz. Duygularımızın, düşüncelerimizin yankısı olmak gibi bir rolü vardır. Önce bir şey düşünüyoruz ve ardından bu düşünce bizde bir duyguya sebep oluyor. O halde ikinci sorumu sorayım. Duygularımızı kontrol edebilir miyiz?

Düşüncemizle eşleşen duygunun ne olduğuna göre de aklımıza birkaç “eylem planı” geliyor. Biz de bunlardan birini uyguluyoruz. Diyelim ki sokakta yürürken yerde para gördünüz. Aklınızdan geçen düşünce “Yerde para var.”, düşüncenizle eşleşen duygu “heyecan” ve aklınıza gelen eylemlerin ilki ise “parayı yerden almak” olabilir. Parayı yerden almak veya yerde bırakmak, aldıktan sonra cebinize koymak veya birine vermek ise üçlünün son, yani “davranış” basamağını oluşturuyor. Belki de tahmin edebileceğiniz gibi son sorum; davranışlarımızı kontrol edip edemediğimiz. Ne dersiniz?

BDT gözlükleriyle baktığımızda; davranışınız yeni bir düşünceyi, düşünceniz yeni bir duyguyu, yeni duygu ise yeni bir davranışı tetikler ve yaşam bu şekilde sürekli yeniden oluşur. Biz bu çarkın herhangi bir basamağına müdahale ettiğimiz zaman ise çarkın çalışma şekli değişir. Zihmiz, soyut ve hassas bir coğrafya olduğundan bu müdahale bir uzman tarafından bilinçli olarak gerçekleştirildiğinde kişinin hayatında olumlu değişikliklere yol açar.

BDT Nasıl Çalışır?

Basite indirgeyerek özetleyecek olursak, BDT seansında terapist ve danışan üzerinde çalışacakları konuyu beraber belirler. Bu konuya dair danışanın düşünceleri ve bu düşüncelerle eşleşmiş olan duyguları araştırılır. Düşünce ve duygu hangi davranışa yol açıyor, bu davranış dışında neler yapılabilirdi gibi sorularla danışanın içgörü kazanması, kendisini tanıması ve davranışlarını yani “hayatını seçer hale gelmesi mümkün olur. Az önce söylediğim gibi duygular düşüncelerin yankıları gibi çalıştığı için ve duygularımızı farketmek birçok sebepten bizim için zor olabileceği için, bu araştırma yetkin bir psikoterapist ile yapıldığında kişinin hayatında olumlu değişimlere olanak sağlıyor. Eğer kendi başınıza içinden çıkamadığınız sorunlarınız varsa, “Neden böyle davrandığımı bilmiyorum” dediğiniz anlar oluyorsa, “Aklıma sürekli bu düşünce geliyor ve beni kaygılandırıyor.” diyorsanız, “Duygularımı hissetmiyorum.”, “Duygularım çok yoğun, baş edemiyorum.” gibi cümleler kuruyorsanız psikoterapi almayı değerlendirebilirsiniz.

Düşüncelerinizi farkedebildiğiniz, tüm duygularınızı hissedebildiğiniz ve davranışlarınızı seçebildiğiniz renkli ve dolu bir hayat dilerim!

Back To Top